Kayıtlar

Aralık, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ÇİRKİN POSTACI

ÇİRKİN POSTACI  Dünyanın bana zindan olduğu günlerdi. Sanıyorum, birkaç defasında da evden  ağlayarak dışarı çıkmıştım... Hayatım kararmıştı da bir ışık bekliyordum sanki,  ama yoktu. İşte böyle düşündüğüm günlerde daire kapıma sıkıştırılmış bir mektup  buldum. Hayretle baktım üzerinde göndericisi yazmayan zarfa. Sonra odama girip  açtım...  "Acıları paylaşmak insanların vazifesidir, diyordu. Senin geçtiğin sokakta ben de vardım. Ama bir sokakta ya ben olmamalıydım veya paylaşılmamış  acılarını içinde gezdiren bir insan!... Ve ekliyordu sonunda; Sana her gün  mektup yazacağım..." Mektubun sonunda da isim yazmıyordu. Peki kimdi bu?.. Kimdi, neden yazmıştı bu  notu ve neden "bana" yazmıştı? Aslında hoş sözlerdi... Ve aslında bir mektuba da  deliler gibi ihtiyacım vardı. Acaba dediğini yapacak mıydı, yazacak mıydı her  gün?.. Bunu zaman gösterecekti.  İlk gün kafam karışıktı. Hem kendi problemlerimi, hem dün gelen mektubu, hem de...

SEDEF ÇİÇEĞİ

          SEDEF ÇİÇEĞİ Mahkeme salonunda, seksenlerindeki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam inatçı bakışlarla suskun, Nine'nin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözleri ve keskin çizgileriyle bıkkın bakışları süzüyordu etrafını... Ve hakimin tokmak sesiyle sustu uğultu ve tok sesiyle, sözü yaşlı kadına verdi, hakim...      "Anlat teyze neden boşanmak istiyorsun?" Yaşlı kadın derin bir nefes çektikten sonra baş örtüsüyle ağzını aralayıp, kısılmış sesiyle konuşmaya başladı.  "Bu herif yetti gari, 50 yıldır bezdirdi hayattan."       Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu mahkeme salonunda. Sessizlik bu tür haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu, kim bilir nasıl bir manşet atacaklardı, yaşanmış 50 yılın ardından. Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı, kadın neler diyecekti.. Herkes onu dinliyordu.Yaşlı kadının gözleri doldu. Ve devam etti.       "Bizim bir sedef çiçeği vardı, çok...