"Kara Murat Benim"
"Kara Murat Benim"
Kara Murat, Bizans'ta bir handa yemeğini yerken Bizans askerleri kapıdan içeri girer ve "Kara Murat kim? " diye bağırırlar. Rahat bir şekilde yemeğini yemekte olan Kara Murat, yemeğini bitirdikten sonra bağırarak "Kara Murat benim." der.
Burada Kara Murat'ın hikayesini anlatmayacağım. Burada sürekli olarak "Bir arkadaşın hikayesi" diyerek hiçbir zaman kendi hikayesini anlatmayanları ele alacağım.
*
Birkaç gün önce X'te (Twetter) bir kişi bir arkadaşı ile aralarında geçen konuşmayı madde madde paylaştı ve paylaşımın altına yorumunu eklemeyi de unutmadı. Binlerce kişi bu konuyla ilgili yorum yaptı ve bu konuyla ilgili paylaşımda bulundu. Birçok kişi hiç tanımadığı birini eleştirdi ve linç etti.
Bu yazımda sürekli olarak "bir arkadaşın hikayesi" diyerek hiçbir zaman kendi hikayesini anlatmayanları ele alacağım.
*
Televizyonlarda genellikle gündüz kuşağı programları veya Ramazan ayı ise Ramazan programları olur. Bu programlar genellikle seyircili okur. İsteyen kişi de telefon ile bağlanıp programdaki uzmana veya hocaya soru sormak ister. Ancak soru sormadan önce de bir hususu özellikle belirtir.
"Hocam, ben değil bir arkadaşım soruyor."
"Bir arkadaşımın başından böyle bir olay geçmiş. "
"Bir arkadaşım bu konu hakkında böyle düşünüyor. "
"Kendim için değil bir arkadaş için bakmıştım. "
"Bir arkadaşa bakıp çıkacağım. "
"Bir arkadaşın bir tanıdığı"
Liste uzayıp gider. "Bir arkadaş"ın kim olduğu meçhuldür. Gerçekte var olup olmadığı bile bilinmez.
"Bir arkadaş" bir nevi bütün olayların ya başkahramanıdır ya da günah keçisidir.
İşin tuhaf yanı cümleye "bir arkadaş" diye başlandığında kimse de sormaz kim bu arkadaş?
*
Özellikle sosyal medyada aklına her eseni paylaşıp etkileşim kasmak isteyen binlerce anonim hesap var. İsim yok, fotoğraf yok. Kimsenin tanımadığı biri olunca her şeyi paylaşmak daha kolay geliyor. Bir arkadaşın başından geçen olayı, iki kişinin bilmesi gereken bir konuyu beş-on bin takipçili bir hesap sayesinde milyonlar öğrenebiliyor. İki kişi arasında kalması gereken basit bir mevzû büyük bir tartışmanın fitilini ateşliyor maalesef.
Bazen aklıma takılıyor, acaba özellikle sosyal medyada bir konuyla ilgili paylaşım yapılırken, paylaşım yapan kişi her ihtimale karşı linç yememek için "benim değil bir arkadaşın düşüncesi" diyerek kendisine gelecek linci savuşturmaya mı çalışıyor?
Gerçekte kendi fikrini bir arkadaş üzerinden anlatarak acaba insanlar ne diyecek diye sosyal deney mi yapıyorlar?
Bana kalırsa "bir arkadaşın sorusu, düşüncesi" diyerek yapılan paylaşımların sadece % 10'u doğru. % 90 ise tamamen kurgu.
Diğer bir konu ise bir arkadaş ile aranızda bir konuşma geçti. Arkadaşın izni olmadan nasıl paylaşım yapabiliyorsunuz? Ne kadar doğru acaba? Aynı şeyi arkadaşınız size yapsa hoşunuza gider mi?
Bir konuda şahsi bir fikriniz varsa yazarsınız, paylaşırsınız. Ancak arkadaşınız ile konuştuğunuz bir konuyu, arkadaşınızdan izin almadan gelip buraya "arkadaşın böyle bir düşüncesi var" diyerek madde madde yazmak doğru mu?
"Delinin biri kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkarmaya çalışıyor."
Kuyuya taş atan deli, bütün ilginin kuyuya attığı taşa yöneldiğini görünce bir süre sonra bir taş daha atıyor. Sonra bir taş daha. Kırk akıllı bakıyor ki bütün ilgi alaka delinin kuyuya attığı taşa yönelmiş. Kırk akıllıdan biri cesaretini toplayıp kuyuya bir taş da kendisi atıyor. Sonra bir diğeri, sonra bir diğeri. Böyle böyle kuyunun eski halinden eser kalmıyor.
Özellikle sosyal medyada biri ortaya bir konu atıyor ve kendisi ortadan kayboluyor. İnsanların tartışmasını, ikiye bölünmesini zevkle izliyor. Amaç sadece ve sadece etkileşim almak. Tıpkı delinin kırk akıllı kuyudan taşı nasıl çıkaracak diye yüksekçe bir yere çıkıp olayı izlemesi gibi.
Başa dönecek olursak:
"Kara Murat kim? " diye sorulduğunda ne yapacaksınız? Ayağa kalkıp "Kara Murat benim." mi diyeceksiniz yoksa arkadaşınızı gösterip "Kara Murat bu." diyerek topuklayacak mısınız?
Yorumlar
Yorum Gönder