Kayıtlar

Aralık, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SON DAKİKA

Son Dakika  Vakit akşam olmuştu. Kış mevsimiydi. Erken iniyordu doğuda karanlık. Dışarıda elli santimden fazla kar vardı. Hava buz gibiydi adeta. Mehmet, arkadaşlarıyla akşam yemeğini yiyordu. Komutanları akşam 21.00’daki maçı izlemelerine izin vermişti. Yılın derbisiydi bu kaçar mıydı? Yemekten sonra Mehmet annesini aradı. Havadan sudan konuştular. Annesi haberleri takip ettiğini söylüyordu hep. Babası iki yıl önce ölmüştü. Abileri de Almanya’da yaşıyordu. Annesinin kendinden başka kimsesi yoktu şu fani dünyada.  Askerliğini bitirecekti Mehmet. Ne kalmıştı şunun şurasında zaten? Öyle ya hepi topu yirmi beş gün. Göz açıp kapayıncaya kadar geçerdi. Memleketine döner, bir işe girer ve gül gibi geçinip giderlerdi annesiyle.       "Seni seviyorum anneciğim." dedi ve telefonu kapattı Mehmet.   Askerler oturmuşlar haberleri seyrediyorlardı. Meteoroloji bulundukları bölge için çığ uyarısı yapıyordu. Biraz sonra da Akdeniz’de denize girenlerin haberi vardı işt...

DUANIN GÜCÜ

DUANIN GÜCÜ  Şükran Duymak da bir yaklaşım tarzıdır ve bizim müteşekkir olacak o denli çok şeyimiz var ki. Loise Redden isimli çok fakir giyimli bir kadın yüzünde bir hüzünle bir manava girer. Dükkân sahibine mahcup bir şekilde yaklaşır. Kocasının çok hasta olduğunu, çalışamaz duruma düştüğünü ve yedi çocuğu ile birlikte aç kaldıklarını ve yiyeceğe ihtiyaçları olduğunu söyler. John Longhouse isimli manav ona ters bir şekilde bakarak derhal dükkânını terk etmesini ister. Kadın ailesinin ihtiyaçlarını düşünerek:  "Lütfen efendim der, paramız olur olmaz getirip borcumu ödeyeceğim."   John kendisine bir kredi açamayacağını çünkü onun eski bir müşterisi olmadığını, kendisinde bir hesabının bulunmadığını söyler. O sırada dükkânın dışında bekleyen bir müşteri ikisinin arasında devam eden bu konuşmayı dinlemektedir. İçere girerek Johna yaklaşır:  "Ben o kadının almak istediklerine kefilim. Ailesinin ihtiyacı olan şeyleri ona ver." Bunun üzerine manav çok isteksiz bir şekild...

KEŞKE

Resim
                               KEŞKE     Yeni bir pazar sabahıydı. Sabah erkenden uyanmıştım.  "Haftaya pazar görüşürüz." deyip ayrılmıştık. Arkandan seslenmiştim.  "Haftaya geç kalma sakın,  bir sürprizim olacak sana." demiştim.  Bu pazar yine seninle buluşacaktım. Heyecandan sabaha kadar uyuyamamıştım. Zaten ne zaman seninle buluşacak olsam elim ayağım birbirine dolaşıyordu. Heyecanlanıyorum. Saat 10.00' da göl kenarındaki kafedeydim. Her zaman oturduğumuz masaya oturdum. Garson, iki çay getirdi, birini benim önüme birini de senin oturacağın yere koydu. Sen yine geç kalmıştın. Garson bana dönerek:  "200 Pazar oldu abi, kimse gelmedi. Sen kimi bekliyorsun?" "Bu pazar son, bir daha gelmeyeceğim. Eğer, güzel bir kadın gelip bu masaya oturursa ona 200 pazar onu beklediğimi söyle." dedim.  Garson kabul etti. Mekan boştu, gölü seyrediyordum. Bir yandan da mekan...